AMMAR

Film çevirisi yaptığım neredeyse 20 yılın yaklaşık ilk 15 senesi boyunca, çok fazla Türk filmi çekilmedi. Çekilenlere de çok nadiren yabancı dilde alt yazı istendi. O yüzden, arada sırada denk gelen bu işler için belirli bir sistem kurulmadı.

Zamanla, Türk filmlerinin sayısı ve bu filmler için istenen yabancı dillerdeki çeviriler arttıkça, alt yazıları kaliteden ödün vermeden zamanında yetiştirmek için iş akışını belirli bir sisteme oturtma ihtiyacı doğdu. Aslında çözüm için Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yoktu; Amerikan filmlerinin on yıllardır uyguladığı yöntemi bize uyarlamak yeterliydi. Böylece, bu blogda sık sık andığım spotting listleri, Türk filmlerinin yabancı dillerdeki alt yazıları için hazırlamaya başladık.

Böylece, biribirinden bağımsız olarak ve çoğu kez alt yazı mantığı pek de düşünülmeden yapılmış çevirileri, aynı kaynak metni kullanan gerçek anlamda alt yazı çevirilerine dönüştürmeye başlamış olduk.

Ancak ne kadar ilginçtir ki, Ammar filminin alt yazılarını hazırlarken çalıştığım meslektaşlarımdan biriyle tuhaf bir tartışma içinde buldum kendimi. Her ne kadar,  daha önceden kısa süre birlikte çalışma imkanı bulduğum bu meslektaşımın işine sahip çıkma sorumluluğuyla hareket ettiğinden şüphe duymasam da, alt yazıları hazırlarlen diğer herkesin kullandığı aynı spotting list'i kullanmayıp illa ki kendi spotting list'ini hazırlamak için diretmesine bir anlam veremedim.

Zaten hazırlanmış bir dosyayı bir kenara bırakıp aynı işi tekrar yapmakla kaybedeceği zaman hadi onun sorunu olsa da, filmin vizyona girmeden önce bir tek sahnesi, hatta bir tek diyaloğu bile değişse, diğer diller için ayrı, değerli meslektaşımın inatla yeni baştan hazırladığı dosya için ayrı işlem yapmam gerekeceği için bu yaklaşımını kabul etmek istemedim. Ancak, değerli meslektaşım işi kendi bildiği gibi yapacağı konusunda tutturunca, en sonunda pes edip nasıl istiyorsa öyle yapmasını söylemek durumunda kaldım.

Değerli meslektaşımla yollarımız bir daha kesişmedi; ama iş yoğunluğumun daha sakin olduğu bir dönemde sakin bir yerde oturup bu yaklaşımının arkasındaki sebepleri uzun uzun anlatmasını rica etmek hep aklımda.



Yorumlar