LOCKOUT

Küçükken en çok uzay filmlerini severdim. Televizyonda, ya da sonradan çok yaygınlaşan videoda bir uzay filmi seyretmeye başladığımda, "Yaşasın!" diye haykıran bir sevinç dolardı içime. Çocukluğumun geçtiği 70'li yılların sonları ve 80'li yıllar bu konuda biraz da şanslıydı galiba. Gözümü kapatıp o günleri düşündüğümde, adını hatırlamama imkan olmasa da içindeki sahneleri bölük pörçük hatırladığım bir çok uzay filmi, hatta dizisi geliyor aklıma.

Sonradan, o kadar çok uzay filmi yapmamaya başladılar. Olanlar da her nasılsa, "O kadar da güzel değilmiş." dedirtiyordu bana. "Acaba büyüdüğüm için mi bu filmleri artık o kadar güzel bulmuyorum?" diye çok düşünmüşümdür. Elbette ki, büyürken gelişen değişen zevklerimin de payı yadsınamaz; ama resmen kazık kadar adamken seyrettiğim Starship Troopers filminin bende bıraktığı, aynı filmi kısa aralıklarla üst üste seyrettirecek kadar yoğun lezzeti düşününce, meselenin sadece ilerleyen yaşımla değil, iyi film çekemeyen bir endüstriyle de ilgili olduğu sonucuna varıyorum.

Artık pek o kadar sık denk gelemesem de, ne zaman bir uzay filmi seyredecek olsam, ya da Lockout / İsyan filminde olduğu gibi çevirisine otursam, çocukluğumda hissettiğim o heyecanın kırıntıları depreşir, "Bu film bende o lezzeti bırakacak mı?" diye umutlanırım.

Maalesef, Lockout bende öyle bir lezzet bırakmadı. Filmi Türkçeye çevirmiyor olsaydım da sadece bir seyirci gözüyle baksaydım, belki o zaman filmden keyif alabilirdim. Sonuçta, denenmiş formüllere bağlı kalan, tansiyonu sürekli yüksek tutmayı başaran ve üstelik de uzayda geçen bir film bu. Benim de bir filmden beklentim genellikle bu olur. Sıkıcı olmasın, ekran başında geçirdiğim 2 saatimi ziyan etmesin isterim.

Ancak, filme çevirmen şapkamla yaklaştığım zaman işler değişiyor. Guy Pearce'ın canlandırdığı Snow karakterinin içinde kaldığı her durumda, hatta filmdeki neredeyse her sahnede yaptığı espriler, çevir çevir bir türlü bitmeyen diyaloglar uzadıkça beni daha çok rahatsız etti örneğin. Benzer şekilde, filmin hızlı akışı içinde hemen fark edilmeyecek bazı ufak tefek tutarsızlıklar da film hakkında olumsuz düşünmeme sebep oldu.

Örneğin, Başkan'ın kızı Emilie, filmin başında babasının sağladığı imkanlardan uzak durmaya çalışan bir portre izlerken, filmin orta yerinde Snow'a "Babamın sana ne yapacağını biliyor musun?" diye sorabiliyor  -ki Snow da aklımda yanlış kalmadıysa "Vergileri mi artırır?" gibi esprili bir cevabı yapıştırıveriyor.

Ya da bir sahnede, ölen adamın üzerine bağlı kamera, adamın ölmesiyle birlikte kapanıyor. Görsel etki açısından güzel bir sahne olduğunu kabul ediyorum, tamam da, ne alaka yani, adam ölünce üzerindeki kamera neden kapanıyor? Robot mu bu adam?

Dublaj Çevirisi


Filmi ilk önce 35 mm sinema salonları için çevirmiştim.  Sonradan benden dublaj çevirisini de istediler. Zaten altyazı çevirisini hazırlamış olduğum için işimin nispeten kolay olduğunu düşünebilirsiniz; ama hiç de öyle olmadı. Dublaj çevirisini altyazıya dönüştürmek kolaydır. Olan metindeki fazlalıkları atmanız ve altyazı rahat okunsun diye bir - iki değişiklik yapmanız yeterlidir; ama altyazı metnini dublaja dönüştürmek, o filmi baştan çevirmek kadar zor bir iştir. Elinizde altyazı için hazırlanmış bir çeviri metninin olması işinizin kolay olacağı anlamına gelmez. Hatta, dublaj çevirisi yaparken dikkat etmeniz şeyler, altyazı çevirisinin basit bir işmiş gibi görülmesine sebep olacak kadar çok ve karışıktır.

Notlar:

Starship Troopers filminin IMDB sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

Lockout / İsyan fiminin Box Office Türkiye sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.


Yorumlar