Chernobyl Diaries / Çernobil'in Sırları, çevirmem için son anda gelen, o yüzden de apar topar yapmak zorunda kaldığım filmlerden biri oldu. Ama tabii, bu sitede adı geçen, çevirisini yaptığım sinema filmlerinin neredeyse %90'ı son anda geldiği için, bu pek de özel bir durum sayılmaz.
Öncülüğünü Blairwitch Project filminin yaptığı, tür olarak genelde "found footage" olarak anılan, tek kamerayla çekilmiş filmlerden biri bu. Oyuncular yetenekliyse, bu tip filmleri severim aslında. Sinema endüstrisinin bize sunduğu yapay dünyalardan sonra, basitlikleriyle daha gerçekçi bir atmosfer sunuyorlar. Tabii o gerçekçiliği yakalamak için oyuncuların sanki gerçek hayattaymış gibi çok ve üst üste konuşması, filmi çeviren emekçiler için tam bir kabusa dönüşebiliyor. Yine de, severim bu tarz filmleri.
Çernobil'in Sırları da, çok konuşmalı olmasına rağmen dili çok basit olduğu için beni fazla zorlamadı. Böylece dağıtımcı firma, geç gelen her filmin arkasında o film için iki kat mesai harcamak zorunda kalan bir altyazı/dublaj ekibi olduğunu bir kere daha fark etmeden, alnımızın akıyla filmi dağıtıma yetiştirdik.
Film güzel miydi peki? Çoğu korku filminin muzdarip olduğu kötü final sorununu bir kenara bırakıp, bir bütün olarak düşünürsek, bence iyi bir seyirlikti. İnsan kendini kaptırınca sonuna kadar sıkılmadan seyredebiliyor. Önemli olan da bu.

Yorumlar
Yorum Gönder