Filmlerde mutlaka görmüşsünüzdür, hatta belki kendisini bile görmüşsünüzdür; sinema oynatan projeksiyon makinelerine kocaman film makaraları takılır, makaradaki film projeksiyon makinesinden geçerek perdeye yansıtılır.
O kocaman makaraları taşımak, onlarla herhangi bir işlem yapmak çok zor olduğu için aslında daha küçük makaralarla çalışılır; en sonunda film gösterilecekken küçük makaralar birleştirilip o büyük makara elde edilir. Küçük makaraların her birine ise, bizim sektörde kısım denir.
Bir film genellikle 6 kısımdan, bazen de 5 kısımdan oluşur. Film fazla uzunsa 7 - 8 - 9 kısıma kadar çıktığı, kısaysa 4 kısıma kadar düştüğü görülür; ama ekseriyeti 5 veya 6 kısımdır.
Analog sinema sistemlerinin yerini artık iyice dijitale bıraktığı günümüzde, bu kısımlandırma alışkanlığı, hem 35 mm. tamamen terk edilmediği için, hem de bu sefer de dijital video boyutları bilgisayarları fazlasıyla yorduğu için hâlâ kullanılıyor. Tahminimce, daha güçlü işlemcilerin çıktığı ve analog sistemlerin bütünüyle terk edildiği yakın bir gelecekte böyle bir kısımlandırmaya ihtiyaç kalmayacak ve bu alışkanlık son bulacaktır. Şu an için konuşacak olursak, filmler ister analog çıksın ister dijital, hâlâ kısımlara ayrılıyor.
Peki bu kadar lafı niye yazdım?
Bir filmin daha ilk kısmında çevrilmesi gereken 330 diyalog varsa çevirmenin morali çok fena bozulur da ondan. İlk kısımda jenerik yazılar ve bazen de açılış animasyonu olduğu için normalde fazla diyalog olmaması beklenir. Bir filmin daha ilk kısmında karşınıza 330 alt yazı çıkıyorsa, o film çevirmeni çok yoracak demektir. Hatta o derece ki, bazen çevirmenin elini atıp da başlayası gelmez.
O filmin içinde çevrilmesi ayrı bir hüner isteyen şiir ve şarkılar varsa, sizin çevirmeyi planladığınız Pazar günü evinize misafir gelirse işler daha da zorlaşır tabii.
Yine de, tüm bu olumsuzluklara rağmen ben Magic Mike filmini sevdim. Filmin erkek striptizcilerle ilgili bir hikayeyi anlatıyor olmasının bazı bünyelerde itici bir tesir bıraktığının farkındayım. Ancak bu, erkek striptizciler etrafında geçen, hırs, dostluk ve yapılan (yanlış) seçimlerle ilgili bir film. Zevkler ve renkler elbette ki tartışılmaz ama bence bu film belli bir kalite standardını kesinlikle dolduruyor. Çevirmen olarak beni ne kadar zorlamış olursa olsun, bir seyirci olarak filmi sevdiğimi belirtmeliyim.
Filmin Box Office sitesindeki sayfasında türü için komedi demişler ama bu kesinlikle bir komedi filmi değil, onu da belirtmek isterim.
Çeviriyle İlgili Uyarı
Filmi çevirdikten çok sonra, dağıtımcı firma benden aynı çevirileri başka platformda da kullanmak için istedi. O sırada yaşadığımız teknik sıkıntılardan dolayı, onlara son kontrolü yapılmış vizyon çevirisini veremedim. Çeviriyi teslim ederken bunun final versiyon olmadığı konusunda uyarımı yaptım; ama çevirinin herhangi bir platforma yüklenmeden önce kontrolden geçtiğinden şüpheliyim. Yani, bu filmi başka bir platformda benim alt yazı çevirimle seyrederken olmadık hatalara rast gelirseniz, sorumluluk kabul etmediğimi beyan ederim.
O kocaman makaraları taşımak, onlarla herhangi bir işlem yapmak çok zor olduğu için aslında daha küçük makaralarla çalışılır; en sonunda film gösterilecekken küçük makaralar birleştirilip o büyük makara elde edilir. Küçük makaraların her birine ise, bizim sektörde kısım denir.
Bir film genellikle 6 kısımdan, bazen de 5 kısımdan oluşur. Film fazla uzunsa 7 - 8 - 9 kısıma kadar çıktığı, kısaysa 4 kısıma kadar düştüğü görülür; ama ekseriyeti 5 veya 6 kısımdır.
Analog sinema sistemlerinin yerini artık iyice dijitale bıraktığı günümüzde, bu kısımlandırma alışkanlığı, hem 35 mm. tamamen terk edilmediği için, hem de bu sefer de dijital video boyutları bilgisayarları fazlasıyla yorduğu için hâlâ kullanılıyor. Tahminimce, daha güçlü işlemcilerin çıktığı ve analog sistemlerin bütünüyle terk edildiği yakın bir gelecekte böyle bir kısımlandırmaya ihtiyaç kalmayacak ve bu alışkanlık son bulacaktır. Şu an için konuşacak olursak, filmler ister analog çıksın ister dijital, hâlâ kısımlara ayrılıyor. Peki bu kadar lafı niye yazdım?
Bir filmin daha ilk kısmında çevrilmesi gereken 330 diyalog varsa çevirmenin morali çok fena bozulur da ondan. İlk kısımda jenerik yazılar ve bazen de açılış animasyonu olduğu için normalde fazla diyalog olmaması beklenir. Bir filmin daha ilk kısmında karşınıza 330 alt yazı çıkıyorsa, o film çevirmeni çok yoracak demektir. Hatta o derece ki, bazen çevirmenin elini atıp da başlayası gelmez.
O filmin içinde çevrilmesi ayrı bir hüner isteyen şiir ve şarkılar varsa, sizin çevirmeyi planladığınız Pazar günü evinize misafir gelirse işler daha da zorlaşır tabii.
Yine de, tüm bu olumsuzluklara rağmen ben Magic Mike filmini sevdim. Filmin erkek striptizcilerle ilgili bir hikayeyi anlatıyor olmasının bazı bünyelerde itici bir tesir bıraktığının farkındayım. Ancak bu, erkek striptizciler etrafında geçen, hırs, dostluk ve yapılan (yanlış) seçimlerle ilgili bir film. Zevkler ve renkler elbette ki tartışılmaz ama bence bu film belli bir kalite standardını kesinlikle dolduruyor. Çevirmen olarak beni ne kadar zorlamış olursa olsun, bir seyirci olarak filmi sevdiğimi belirtmeliyim.
Filmin Box Office sitesindeki sayfasında türü için komedi demişler ama bu kesinlikle bir komedi filmi değil, onu da belirtmek isterim.
Çeviriyle İlgili Uyarı
Filmi çevirdikten çok sonra, dağıtımcı firma benden aynı çevirileri başka platformda da kullanmak için istedi. O sırada yaşadığımız teknik sıkıntılardan dolayı, onlara son kontrolü yapılmış vizyon çevirisini veremedim. Çeviriyi teslim ederken bunun final versiyon olmadığı konusunda uyarımı yaptım; ama çevirinin herhangi bir platforma yüklenmeden önce kontrolden geçtiğinden şüpheliyim. Yani, bu filmi başka bir platformda benim alt yazı çevirimle seyrederken olmadık hatalara rast gelirseniz, sorumluluk kabul etmediğimi beyan ederim.

Yorumlar
Yorum Gönder