Thunderball

Vizyona yeni bir James Bond filmi girdiğinde, televizyonlar genellikle serinin daha önceki filmlerini yayınlar.  Herkes için oldukça kârlı bir tercihtir bu.

Her şeyden önce, televizyon kanalları, reklamı zaten fazlasıyla yapılan bir markayı ekranlara koymakla, seyirci garantilemiş olur. Filmi sinemada seyretmeyecek olanların bile, o kadar maruz kaldıkları James Bond bombardımanından sonra televizyonda eski bir macerasını seyretmek istemesi oldukça olasıdır. Yapımcılar ve sinema dağıtımcıları da gayet memnundur bu durumdan, çünkü kahramanın tekrar hatırlanması, seyircilerin bu markaya karşı iştahının artması sağlanmış olur. Seyirciler için de kazançlı bir durumdur bu, özellikle de Bond meraklıları sevdikleri kahramana iyice doyar. Ve tabii biz çevirmenler için de kazançlı bir durumdur; çünkü o filmi birilerinin Türkçeye çevirmesi lazım, değil mi ama? Tam bir win-win durumu.


Bir kısmı Türkiye'de çekildiği için ülkemizde ayrı bir ilgi odağı olan Skyfall'un vizyona girmesine yakın, ben de eski bir Bond filmini, serinin dördüncü filmi Thunderball / Yıldırım Harekatı'nı televizyon için çevirdim. Daha önce başka bir blog yazısında da belirtmiştim, şirkette işlerin yavaşladığı bir dönemde biraz ek gelir olsun diye dışarıdan aldığım dublaj çevirilerinden biri oldu.

Çalıştığım şirketin bir zamanlar Bond filmlerini Türkiye'ye getiren şirketle anlaşması olduğu için televizyonda yayınlanan eski filmlerini değil, vizyona giren son filmini çevirdiğim günler olmuştu. O günleri hatırlayınca insanın biraz canı sıkılıyor tabii, ama ben o zaman da bu zaman da hep işimi yaptım: film çevirdim. Çalıştığım şirketin kimlerle çalıştığı ikinci planda kalan ve zaten benim kontrolümde olmayan bir konu.

Bond gibi çok uzun yıllara dayanan bir macera serisini çevirmek benim için ayrıca ilginç oldu. Aynı adamın başından geçiyormuş gibi görünse de, 50 yıl öncenin sosyal normlarıyla çekilmiş bir filmin kahramanıyla günümüzde çekilmiş bir filmin kahramanı arasında dağlar kadar fark olacağını tahmin etmek zor değil.

Örneğin bu filmde, James Bond resmen bir kadını işinden etmekle tehdit ederek onunla birlikte oluyordu. Böyle bir şeyi bugünkü James Bond yapmaya kalksa onu kesinlikle linç ederler -ki şahsi kanaatim pek de haksız sayılmazlar.

Yine bu filmde, bir köpekbalığının zıpkınlanma sahnesi var. Hayatımda hiç gerçek bir zıpkınlanmış köpekbalığı görmediğim için bu konuda otorite sayılamam tabii  ama bana gerçekmiş gibi gelen bu sahnenin sadece efekt olduğunu ümit ediyorum. Böyle bir sahne günümüzde çekilse, efekt dahi olsa hayvan hakları koruyucularının bence yine haklı olarak ayaklanacağından eminim. Yok eğer gerçekse, o zaman söylenecek laf bile yok demektir.

Film hakkında biraz daha bilgi almak isteyenler buraya tıklayabilir. Yalnız, sayfayı açınca kendi kendine oynamaya başlayan fragman videosuna dikkat.

Yorumlar