Adını yazarken internetten kontrol etme ihtiyacı duyduğum ünlülerden biri olan Arnold Schwarzenegger'in, siyasete girdiği için ara verdiği sinemaya uzun bir boşluktan sonra geri döndüğü The Last Stand / Geçit Yok filminin, bundan dolayı arşivlik bir özelliği olduğunu düşünüyorum.
Filmin, içinden Arnold'ı çıkarttığınız zaman hiçbir değerinin kalmayacağı kadarbasit dandik olduğu yönünde eleştiriler okudum. "The Last Stand / Geçit Yok"un, bir filmde illa ki derinlik, sanatsallık vs. arayanları kesmeyeceğini kabul ediyorum; fakat arkadaşlar, siz bunları aramak için yanlış filme bakmışsınız. Bu film, seyirciye hoşça birkaç saat geçirmesi için çekilmiş, hayatın anlamını bulmanıza yardımcı olması için değil. Kaldı ki, bu film içinden Arnold çıkınca gerçekten de dikkate almaya değmez bir yapıma dönüşüyorsa, bu Arnold'ın ne kadar değerli bir oyuncu olduğunu gösterir bence.
Filmin çeviri metni bana oldukça erken geldi. Ben de, niyet edip erkenden işi teslim etmek istedim. Ama, çeviriye başladıktan hemen sonra arka arkaya acil işler gelince çeviri de hiç istemediğim halde aksadı. Dağıtımcıyı mağdur eden bir aksama söz konusu olmadı tabii; ama bir işe başladıktan sonra onu yarım bırakıp başka bir işe başlamayı hiç sevmediğim için, ben gereksiz yere gerildim. Onun dışında, çevirmesi kolay ve keyifli bir filmi oldu benim için.
Bu filmin benim için bir başka güzel yanı da Türkçe adını benim bulmuş olmam. Film çevirmeni olduğumu öğrenen insanların ilk sorduğu sorulardan biri "O isimleri ne kadar saçma çeviriyorsunuz." olmuştur hep. Oysa, film adları çevrilmez, filme uygun bir ad bulunur; çünkü filmin adının birebir çevirisinin o filmi açıklayacağının garantisi yoktur. Başlık koymak, filmin çevirmeninin dahil olmadığı ayrı bir süreçtir. Ancak, bu filmde, dağıtımcı firma benden de film başlığı önerisi istedi; ve sonra da benim önerdiklerimden birini beğenerek filmi bu isimle vizyona soktu.
Filmin, içinden Arnold'ı çıkarttığınız zaman hiçbir değerinin kalmayacağı kadar
Filmin çeviri metni bana oldukça erken geldi. Ben de, niyet edip erkenden işi teslim etmek istedim. Ama, çeviriye başladıktan hemen sonra arka arkaya acil işler gelince çeviri de hiç istemediğim halde aksadı. Dağıtımcıyı mağdur eden bir aksama söz konusu olmadı tabii; ama bir işe başladıktan sonra onu yarım bırakıp başka bir işe başlamayı hiç sevmediğim için, ben gereksiz yere gerildim. Onun dışında, çevirmesi kolay ve keyifli bir filmi oldu benim için.
Bu filmin benim için bir başka güzel yanı da Türkçe adını benim bulmuş olmam. Film çevirmeni olduğumu öğrenen insanların ilk sorduğu sorulardan biri "O isimleri ne kadar saçma çeviriyorsunuz." olmuştur hep. Oysa, film adları çevrilmez, filme uygun bir ad bulunur; çünkü filmin adının birebir çevirisinin o filmi açıklayacağının garantisi yoktur. Başlık koymak, filmin çevirmeninin dahil olmadığı ayrı bir süreçtir. Ancak, bu filmde, dağıtımcı firma benden de film başlığı önerisi istedi; ve sonra da benim önerdiklerimden birini beğenerek filmi bu isimle vizyona soktu.

Yorumlar
Yorum Gönder