Bir gün bir aile toplantısında, benden vizyona girecek iyi bir film tavsiyesi isteyenlere o sırada çevirisini yeni bitirmiş olduğum ve yakında vizyona girecek olan 7 Psycophats / 7 Psikopat filmini önerdiğimde aldığım tepkiler kayda değerdi doğrusu.
Filmi neredeyse herkes seyretmişti; ve seyreden hiç kimse filmi beğenmemişti.
Henüz vizyona girmemiş bir filmi bu kadar çok insanın seyretmiş olması, on yıllardır devam eden bir ticari sistemin artık işlemediğini göstermesi açısından çok önemliydi. Klasik sistemde, bir film vizyona gireceği zaman, gücü olan dağıtımcı firmalar o filmin 35 mm. kopyalarını kendileri için bastırtır, gücü olmayanlar da daha önceden basılmış ve başka ülkelerdeki sinemalarda oynamış kopyaları getirtirdi. Her iki durumda da, sistemin içindeki pek çok parametreye bağlı olarak, yabancı filmlerin Türkiye'de vizyona girmesi zaman alırdı.
Bir yandan dijital sinemanın bekleyip bekleyip aniden bütün sektörü vurması, bir yandan da internet hızının çok artması sonucunda hiç kimsenin bir filmin sinemada oynamasını beklemeye gerek görmemesi oyunun bütün kurallarını değiştirdi tabii.
Bugün, 2015 yılının bu ilk ayları içinde, kasten 35 mm. film oynatma üzerine kurulu bir farklılaşma modeli denemediği takdirde, hiçbir salonda bu eski tip makaraları bulamazsınız. Oysa 2 yıl önce 7 Psycophats / 7 Psikopat filmi vizyona girdiğinde, 35 mm. filmler, kaderlerinin ne olduğu çoktan belli olsa da hâlâ kullanılıyordu. Daha da ilginci, birkaç yıl daha geriye gidecek olsak, örneğin 2010 yılında, bizzat sektörün içinde olan insanları bile 35 mm. filmlerin çok da uzak olmayan bir süreçte ortadan kalkacağına inandıramıyordunuz.
Sonuçta, hızlı internet ve dijital sinema, sektördeki klasik sistemin çökmesine sebep oldu; ama doğrusunu isterseniz, sektörün ileri gelen oyuncularının, pazarın büyüklüğüne güvenmek dışında elle tutulur bir strateji geliştirdiğinden emin değilim. Tabii öte yandan, bu benim konum da değil.
Filmi kimsenin beğenmemesi ise ayrı bir hikaye tabii.
Fragmanı çevirirken bunun çok eğlenceli ve çok keyifli bir film olacağını düşünmüştüm. Çeviriyi bitirdiğimde, filmi yine çok sevmiştim; ama doğruya doğru, bu film lanse edilmeye çalışıldığı gibi bir komedi filmi değildi. Tam aksine, gayet karanlık bir filmdi. Bütün beklentisini komedi filmi seyredeceği üzerine kuran bir seyircinin karşısında böyle depresif bir film görünce tepki vermesine hak veriyorum. Bunun bir komedi filmi olmadığını bilerek seyrederseniz, belki de filmden keyif alabilirsiniz.
Filmi neredeyse herkes seyretmişti; ve seyreden hiç kimse filmi beğenmemişti.
Henüz vizyona girmemiş bir filmi bu kadar çok insanın seyretmiş olması, on yıllardır devam eden bir ticari sistemin artık işlemediğini göstermesi açısından çok önemliydi. Klasik sistemde, bir film vizyona gireceği zaman, gücü olan dağıtımcı firmalar o filmin 35 mm. kopyalarını kendileri için bastırtır, gücü olmayanlar da daha önceden basılmış ve başka ülkelerdeki sinemalarda oynamış kopyaları getirtirdi. Her iki durumda da, sistemin içindeki pek çok parametreye bağlı olarak, yabancı filmlerin Türkiye'de vizyona girmesi zaman alırdı.
Bir yandan dijital sinemanın bekleyip bekleyip aniden bütün sektörü vurması, bir yandan da internet hızının çok artması sonucunda hiç kimsenin bir filmin sinemada oynamasını beklemeye gerek görmemesi oyunun bütün kurallarını değiştirdi tabii.Bugün, 2015 yılının bu ilk ayları içinde, kasten 35 mm. film oynatma üzerine kurulu bir farklılaşma modeli denemediği takdirde, hiçbir salonda bu eski tip makaraları bulamazsınız. Oysa 2 yıl önce 7 Psycophats / 7 Psikopat filmi vizyona girdiğinde, 35 mm. filmler, kaderlerinin ne olduğu çoktan belli olsa da hâlâ kullanılıyordu. Daha da ilginci, birkaç yıl daha geriye gidecek olsak, örneğin 2010 yılında, bizzat sektörün içinde olan insanları bile 35 mm. filmlerin çok da uzak olmayan bir süreçte ortadan kalkacağına inandıramıyordunuz.
Sonuçta, hızlı internet ve dijital sinema, sektördeki klasik sistemin çökmesine sebep oldu; ama doğrusunu isterseniz, sektörün ileri gelen oyuncularının, pazarın büyüklüğüne güvenmek dışında elle tutulur bir strateji geliştirdiğinden emin değilim. Tabii öte yandan, bu benim konum da değil.
Filmi kimsenin beğenmemesi ise ayrı bir hikaye tabii.
Fragmanı çevirirken bunun çok eğlenceli ve çok keyifli bir film olacağını düşünmüştüm. Çeviriyi bitirdiğimde, filmi yine çok sevmiştim; ama doğruya doğru, bu film lanse edilmeye çalışıldığı gibi bir komedi filmi değildi. Tam aksine, gayet karanlık bir filmdi. Bütün beklentisini komedi filmi seyredeceği üzerine kuran bir seyircinin karşısında böyle depresif bir film görünce tepki vermesine hak veriyorum. Bunun bir komedi filmi olmadığını bilerek seyrederseniz, belki de filmden keyif alabilirsiniz.

Yorumlar
Yorum Gönder