stand up guys

Ben daha çevirisine bile başlamadan malum ortamlarda korsan kopyasını bulmanın mümkün olduğu filmlerden biriydi Stand Up Guys.

Sinema denince akla gelen tek şeyin 35 mm. makaralar olduğu, insanların bir filmi seyretmesinin tek yolunun sinema salonları ya da biraz beklerlerse belki televizyon olduğu dönemlerden kalma işletme sisteminin çoktan çöktüğünün ve ancak uzatmaları oynadığımızın bir başka göstergesiydi bu.

35 mm. filmlerin üretilmesinin ve üzerine filmin kendisinin basılmasının fiziksel anlamda zaman alan ve maliyeti yüksek bir süreç olmasından dolayı, filmlerin çoğu kez ülkemize diğer ülkelerde oynadıktan sonra geldiğinden,  o yüzden de bizdeki salonlarda gösterime girene kadar internetten korsan paylaşımının çoktan başlamış olduğundan daha önce de bahsetmiştim.

Tabii 35 mm. filmlerin ortadan kalkmasıyla, tamamen dijital ortama geçmekle korsan paylaşım ortadan kalkmış değil. Tam hızıyla aynen devam ediyor. Bu da, bence sinema salonlarının cazibesini artıracak başka stratejilere ihtiyaç duyulduğunun bir göstergesi. Sinemaya gitmenin, sadece seyredilecek filmin güzel olup olmamasına bağlı olmayan başka yöntemlerle de insanların tercih ettiği bir sosyal aktivite haline dönüştürülmesi gerekir -ki zaten halihazırdaki bir numaralı sinemaya gitme sebebi bunun bir "sosyal etkinlik" olmasıyken, böyle bir dönüşüm bence en akla yatkın yaklaşım olacaktır.

Tabii bu anlattıklarımın hiçbiri filmin altyazı çevirisini bağlayan bir durum değil. Dağıtımcı firma bana filmi gönderir, "Bunu çevir." der, ben de elimden geleni yaparım. Ve bir de, o dönem için konuşursak, 35 mm. filmlere lazer altyazı basan bir şirkette çalıştığım için, gözümün önünde yok olup giden bir sektörün mümkün olduğu kadar uzun süre dayanması için dua edebilirdim sadece.

Bu dış etmenleri bir kenara bırakıp, filmin kendisi nasıldı diye bakacak olursak, film güzeldi. Çevirisini yapaken keyif aldım. Daha önemlisi, Spotting List dediğimiz ve burada sık sık şikayet ettiğim altyazı dosyasının formatı da güzeldi. Beni uğraştırmadı.

Zamanında en karizma rollerde oynayan adamların şimdi iktidarsızlıklarına çözüm yöntemleri arayan yaşlı adamları canladırması hayatın bir cilvesi; ancak mühim olan yaşlanmak değil rolünün hakkını vermekse, başta Al Pacino ve Christopher Walken olak üzere bu filmdeki bütün yaşlı kurtlar rolünün hakkını fazlasıyla vermiş bence. Öte yandan, bir yöntem olarak içi arı dolu bir kavanozu tartıştıkları sahneyi eski Kültür Bakanlarımızdan Sayın Ertuğrul Günay nasıl karşılar bilemem. Belki hatırlıyorsunuzdur, Sayın Günay bakanlık yaptığı dönemde Killing Them Softly filmi için "Bu nasıl film böyle? Seyrederken utandım. Yasaklanması lazım." ayarı vermişti -ki o filmi de ben çevirmiştim vaktinde.

Stand up Guys / Eski Dostlar filminin gişedeki durumuna bakmak isteyenler buraya tıklayabilir.

Killing Them Softly filmindeki Ertuğrul Günay ayarını ve diğer çeviri notlarını buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.

Yorumlar