Devam filmleri genellikle ilk film kadar keyif vermez. Sebebi de gayet basittir aslında: İlk filmde seyirciye ilginç gelen, beğenisini kazanan ne varsa zaten tüketilmiştir de ondan. İkinci film, çoğu kez ilk filmin taklidi olmaktan öteye gidemez, o da, o kadarını bile becerebilirlerse.
Hükümet Kadın 2 filminde de böyle bir durum olduğunu düşünüyorum. Tek başına ele alırsak, piyasadaki film diye geçinen arka arkaya dizilmiş sesli resimlerin çoğundan kaliteli bir çalışma olduğu konusunda hakkını yememek gerekir. Güzel bir ana fikirden yola çıkmış iyi bir senaryo, ve bu senaryoya hayat vermiş başarıları yadsınamayacak usta oyunculara sahip. Ama yine de, "Ben bu filmi zaten seyretmiştim." demekten kendinizi alamıyorsunuz.
Benim bu filmin alt yazılarına olan katkım çok sınırlı aslında. Sadece, işitme engelliler için Türkçe alt yazılarını hazırladım. Ancak, göreceli olarak basit bir iş olsa dahi, çoğu kez olduğu üzere yine çok yoğun ve çok yorgun bir dönemime denk geldi. O yüzden de, alt yazıları hazırlarken bilgisayar başında uyuyakalmamak için büyük mücadele verdiğimi hatırlıyorum. Hatta, kronik yorgunluğumun üstesinden gelmek ve filmi daha iyi odaklanmak için Pomodoro yöntemini kullandım; ama insan yorgunsa yorgundur. Hiçbir yöntem iyi bir uykunun yerini tutmuyor tabii ki.
"Pomodoro yöntemi ne ola ki?" diye merak edenler, şu Ekşi Sözlük linkine tıklayarak fikir sahibi olabilir.
Alt yazıları hazırlarken hoşuma giden bir diyaloğu da ayrıca not etmiştim. Bunu da paylaşmadan edemezdim tabi:
Hükümet Kadın 2 filminde de böyle bir durum olduğunu düşünüyorum. Tek başına ele alırsak, piyasadaki film diye geçinen arka arkaya dizilmiş sesli resimlerin çoğundan kaliteli bir çalışma olduğu konusunda hakkını yememek gerekir. Güzel bir ana fikirden yola çıkmış iyi bir senaryo, ve bu senaryoya hayat vermiş başarıları yadsınamayacak usta oyunculara sahip. Ama yine de, "Ben bu filmi zaten seyretmiştim." demekten kendinizi alamıyorsunuz.
Benim bu filmin alt yazılarına olan katkım çok sınırlı aslında. Sadece, işitme engelliler için Türkçe alt yazılarını hazırladım. Ancak, göreceli olarak basit bir iş olsa dahi, çoğu kez olduğu üzere yine çok yoğun ve çok yorgun bir dönemime denk geldi. O yüzden de, alt yazıları hazırlarken bilgisayar başında uyuyakalmamak için büyük mücadele verdiğimi hatırlıyorum. Hatta, kronik yorgunluğumun üstesinden gelmek ve filmi daha iyi odaklanmak için Pomodoro yöntemini kullandım; ama insan yorgunsa yorgundur. Hiçbir yöntem iyi bir uykunun yerini tutmuyor tabii ki.
"Pomodoro yöntemi ne ola ki?" diye merak edenler, şu Ekşi Sözlük linkine tıklayarak fikir sahibi olabilir.
Alt yazıları hazırlarken hoşuma giden bir diyaloğu da ayrıca not etmiştim. Bunu da paylaşmadan edemezdim tabi:
E, dünya, senden olmayanlarla hoştur Hanna.
Onların sana verdiği ilimlerle,
kıymetlerle, gönüllerle hoştur.
Sadece senin gibiler değil, senden
olmayan da çok yaşasın ki, sen de yaşa.
Hele bir de onun gözüyle gör
şu fani dünyayı.
Herkes beyaz olsa, o zaman
beyazı fark edemezsin ki. Değil mi?
Veyahut da siyah. Beyaz en güzel
siyahta belli eder kendini.
Beni ben yapan yegane şey,
benden olmayandır.
O yoksa, sen de yoksun.
Ne anlamın kalır
ne rengin belli olur, ne de tadın.

Yorumlar
Yorum Gönder