MORTAL INSTRUMENTS: CITY OF BONES

Mortal Instruments: City of Bones / Ölümcül Oyuncaklar: Kemikler Şehri filminin fragmanına baktığımda canavarlı manavarlı, bol aksiyonlu bir film olduğunu görüp, fazla konuşmalı bir film olmayacağını düşünmüştüm.  Tabii çok yanılmışım.

Eskiden, aksiyon filmlerinin içine biraz da aşk - meşk katarlardı. Kahraman kötü adamları döver, sonra da güzel kızı öperdi. Sonra devran değişti, artık resmen aşk filmlerinin içine azıcık macera sosu katar oldular. İşte o zaman da, normalde insanların susup dövüş yeteneklerinin konuşmasını beklediğiniz filmlerde, dövüş yetenekleri insanların susup da sıranın kendisine gelmesi için bekler oldular.

Tabii filmin alt yazısını çevirirken bu durum beni fazlasıyla etkiledi.

Bu tip filmlerin bir diğer özelliğiyse, büyük çoğunluğunun çok satmış bir kitaptan uyarlama olmasıdır. Her ne kadar, konu bulmakta zorlanan Hollywood'un edebiyata başvurması çok sık karşılaşılan bir durum olsa da, ben, "kızla oğlan birbirini sevmiş, arada da canavarlar gelip gitmiş" tadındaki bu hikayelerde edebiyata başvurulmasının asıl sebebinin hazır oluşturulmuş bir kitle potansiyeli olduğunu düşünüyorum.  Hazır kitap zaten çok satmışken, belirli bir bilinirliği varken, yapımcılar oradan yürüyüvermiş işte.

Peki bunun filmin alt yazı çeviri macerasıyla ne ilgisi var? Bana verilen daracık zaman aralığında hem diyalog üstüne diyalog içeren filmin alt yazısını çevirmek, hem de çeviri en azından belirli terimlerde kitapla uyumlu olsun diye kitabı okumak durumunda kalınca, çeviri sürecinin kendisi filmden daha gerilimli olduğu için, bence çok ilgisi var.



Tabii buradaki kilit nokta zaman kısıtlaması oluyor. Önceki yazılarda zaman zaman bahsettiğim birtakım sebeplerden dolayı işleri sürekli olarak dar bir zaman aralığında yetiştirmek durumunda kalmasam, filmin çok konuşmalı olması, ya da çeviri yaparken bir de kitabını okumak zorunda kalmam çok da dert edeceğim şeyler olmazdı. Hatta tam aksine, filmin kitabını okumak bana ayrıca keyif verirdi, çünkü kitapla film arasındaki hikaye farkını karşılaştırmak her zaman hoşuma gitmiştir.

Örneğin, kitapta esas kız Clary'nin babası  bir ağaca çarparak ölen bol madalyalı bir asker olarak anlatılırken, filmde kızın babası Irak'ta ölen bir kahramana dönüşüyor. Ya da örneğin, yukarıdaki fragmanda da görülen başka boyutlara açılan geçit, kitapta Clary'nin oturduğu binadayken, filmde Harry Potter filmlerini anımsatan enstitünün içinde çıkıyor. Yine benzer olarak, Clary'nin koruyuculuğunu üstlenen Luke kitapta sadece bir gölge avcısıyken, aynı adam filmde, muhtemelen iblislerle dövüşsün de biraz görsel bir şeyler olsun diye kurt adam olarak kurgulanmış.

Görsellik deyince aklıma geldi, Clary o salaş kıyafetlerinden ancak kitabın ortalarında falan kurtulurken, filmde neredeyse yapılan ilk iş o salaş kıyafetleri çıkartıp kıza seksi bir şeyler giydirmek olmuş.



Yorumlar