Hunger Games: Catching Fire filminin çevirisi, bende çok özel bir yeri olan apayrı bir başarı hikayesinin öyküsüdür.
Hem film bana çok geç geldiği, hem de gelir gelmez başlamama engel olan başka işleri bitirmek zorunda kaldığım için, çeviriye ancak bir perşembe akşamı başlayabildim. Ve ertesi günü cuma akşamı, hem çeviriyi bitirmiştim, hem temel terimler çeviriyle uyumlu olsun diye kitabını okumuştum. Bir filme gece başlayıp ertesi gün öğlen saatlerinde çeviriyi bitirmişliğim çoktur, ama aynı süreye hem çeviriyi hem de kitap okumayı sığdırmak benim için yeni bir rekor oldu.
Tabii şimdi başarı hikayesi gibi anlatıyorum ama o sırada çektiğim sıkıntıyı stresi tarif etmeme imkan yok. Örneğin, neredeyse iki aydır beslenme konusunda gösterdiğim disiplin bu filmde kırıldı. Sıkıldıkça, bunaldıkça kendimi buzdolabının başında buldum.
Bir ara o kadar bunaldım ki, belki kitap okuma faslından kurtulurum ümidiyle kitabın çevirmenini bulup Facebook'tan mesaj atarak terimler konusunda yardım bile istedim; ama cevap vermedi. Kimsenin günahını almayayım, bunu "Cevap vermeye tenezzül etmedi." anlamında söylemiyorum. Hesabı pek de aktif değilmiş gibi duruyordu.
İşin ilginci, kitabı okuyup ortak terimleri bulduktan sonra, bazı terimleri yine de kendi çevirdiğim şekilde bırakmaya karar verdim. Örneğin "Force Field" terimini, kitapta olduğu şekilde "Güç Sahası" olarak çevirmek yerine, kendi çevirim olan "Kuvvet Alanı" terimini tercih ettim. Ya da, kitapta Capitol kelimesi olduğu gibi bırakılmışken, ben "Başkent" diye çevirmeyi tercih ettim. Ama öte yandan, Cornucopia terimini ilk filmde olduğu gibi bırakmış olmama rağmen, serinin ikinci filminde kitapla uyumlu olması için "Boynuz" diye değiştirdim.
Cloud Atlas gibi edebi değeri biraz daha ağır basan romanları saymazsak, çevirisini yaparken bir yandan da kitabını okuduğum filmler arasında, Hunger Games: Açlık Oyunları serisini benzeri serilerden birkaç basamak daha ileride gördüğümü söylemeliyim. Bunda tabii ki bu serinin Twilight ya da Mortal Instruments gibi hayatta bulunduğu konumdan memnun olmayan genç kızları avutmaya yönelik bir hikaye yerine, özgürlük, demokrasi ve baskı gibi daha kayda değer konuları işlemesinin payı büyük. Ama bunun dışında, filmin karakter gelişimi açısından kitaba sadık kalmasını da çok takdir ettim. Diğer serilerin filmlerinde aksiyon olsun diye eklenen olaylar, değiştirilen karakterler varken, bu filmde pek öyle şeylere rastlamıyorsunuz. Karakterler, kitapta hiç bahsedilmemiş kahramanlıklar yapmıyor örneğin. Ayrıca şunu da kabul etmek gerekir, Jennifer Lawrence yok yere Oscar almamış. Kadın gerçekten iyi oyuncu.
Hem film bana çok geç geldiği, hem de gelir gelmez başlamama engel olan başka işleri bitirmek zorunda kaldığım için, çeviriye ancak bir perşembe akşamı başlayabildim. Ve ertesi günü cuma akşamı, hem çeviriyi bitirmiştim, hem temel terimler çeviriyle uyumlu olsun diye kitabını okumuştum. Bir filme gece başlayıp ertesi gün öğlen saatlerinde çeviriyi bitirmişliğim çoktur, ama aynı süreye hem çeviriyi hem de kitap okumayı sığdırmak benim için yeni bir rekor oldu.
Tabii şimdi başarı hikayesi gibi anlatıyorum ama o sırada çektiğim sıkıntıyı stresi tarif etmeme imkan yok. Örneğin, neredeyse iki aydır beslenme konusunda gösterdiğim disiplin bu filmde kırıldı. Sıkıldıkça, bunaldıkça kendimi buzdolabının başında buldum.
Bir ara o kadar bunaldım ki, belki kitap okuma faslından kurtulurum ümidiyle kitabın çevirmenini bulup Facebook'tan mesaj atarak terimler konusunda yardım bile istedim; ama cevap vermedi. Kimsenin günahını almayayım, bunu "Cevap vermeye tenezzül etmedi." anlamında söylemiyorum. Hesabı pek de aktif değilmiş gibi duruyordu.
İşin ilginci, kitabı okuyup ortak terimleri bulduktan sonra, bazı terimleri yine de kendi çevirdiğim şekilde bırakmaya karar verdim. Örneğin "Force Field" terimini, kitapta olduğu şekilde "Güç Sahası" olarak çevirmek yerine, kendi çevirim olan "Kuvvet Alanı" terimini tercih ettim. Ya da, kitapta Capitol kelimesi olduğu gibi bırakılmışken, ben "Başkent" diye çevirmeyi tercih ettim. Ama öte yandan, Cornucopia terimini ilk filmde olduğu gibi bırakmış olmama rağmen, serinin ikinci filminde kitapla uyumlu olması için "Boynuz" diye değiştirdim.
Cloud Atlas gibi edebi değeri biraz daha ağır basan romanları saymazsak, çevirisini yaparken bir yandan da kitabını okuduğum filmler arasında, Hunger Games: Açlık Oyunları serisini benzeri serilerden birkaç basamak daha ileride gördüğümü söylemeliyim. Bunda tabii ki bu serinin Twilight ya da Mortal Instruments gibi hayatta bulunduğu konumdan memnun olmayan genç kızları avutmaya yönelik bir hikaye yerine, özgürlük, demokrasi ve baskı gibi daha kayda değer konuları işlemesinin payı büyük. Ama bunun dışında, filmin karakter gelişimi açısından kitaba sadık kalmasını da çok takdir ettim. Diğer serilerin filmlerinde aksiyon olsun diye eklenen olaylar, değiştirilen karakterler varken, bu filmde pek öyle şeylere rastlamıyorsunuz. Karakterler, kitapta hiç bahsedilmemiş kahramanlıklar yapmıyor örneğin. Ayrıca şunu da kabul etmek gerekir, Jennifer Lawrence yok yere Oscar almamış. Kadın gerçekten iyi oyuncu.

Yorumlar
Yorum Gönder