Halam Geldi filmi, her ne kadar Kıbrıs'ta geçiyor ve geri planında Kıbrıs'taki sınır sorununa birazcık değiniyor olsa da, ana konu olarak bizi çok yakından ilgilendiren bir toplumsal yarayı, çocuk gelinleri işliyor. Filmin sonundaki ajitasyonun dozunu biraz fazla bulsam da, güzel bir film olduğuna şüphe yok. Türk sineması fabrikasından çıkan eli yüzü düzgün işlerden biri olduğunu söyleyebilirim.
Tabii ben çoğu Türk filminde olduğu gibi bu filmde de çeviri yapmadım. Filmin alt yazılarını hazırladım. Gerçi kimse bana çeviriyi yapıp yapmayacağımı sormadı ama soran olsaydı da, yapmamayı tercih ettiğimi söylerdim. Çevirmenlerin, yabancı dilden ana diline çeviri yapmasını daha doğru buluyorum.
Öte yandan, filmin İngilizce alt yazılarını hazırlarken fark ettiğim ve yapımcılarla da paylaştığım hataları görünce, insanın bir dilde çeviri yapmaya kalkması için sadece dillerden birinin ana dili olmasının yeterli sayılamayacağını bir kere daha fark etmiş oldum. Gerçi, çevirmen arkadaş bana atarlanana kadar ben yine de kendisini savunmaya çalışarak, yabancıların Türkçedeki her nüansı yakalamasının mümkün olmadığını, bir noktaya kadar bazı hataları tolere etmemiz gerektiğini falan söylüyordum; ama sayın çevirmen bana telefon açıp da "Bunu niye ekledin? Buna ne gerek vardı?" falan gibi sorular sormaya başlayınca pek de savunulacak bir tarafı olmadığını anladım. Buna bir de o sıradaki ve genel olarak her zamanki uykusuzluğumun verdiği asabiyeti ekleyince, adama biraz ters cevap verdiğimi hatırlıyorum.
Neyse, sonuç olarak güzel film. İnsanı rahatsız eden bir konuyu işlese de, Sinemalar sitesindeki yorumların çoğunun da belirttiği üzere, bu rahatsız edici şeyler bizim gerçeklerimiz.
Tabii ben çoğu Türk filminde olduğu gibi bu filmde de çeviri yapmadım. Filmin alt yazılarını hazırladım. Gerçi kimse bana çeviriyi yapıp yapmayacağımı sormadı ama soran olsaydı da, yapmamayı tercih ettiğimi söylerdim. Çevirmenlerin, yabancı dilden ana diline çeviri yapmasını daha doğru buluyorum.
Öte yandan, filmin İngilizce alt yazılarını hazırlarken fark ettiğim ve yapımcılarla da paylaştığım hataları görünce, insanın bir dilde çeviri yapmaya kalkması için sadece dillerden birinin ana dili olmasının yeterli sayılamayacağını bir kere daha fark etmiş oldum. Gerçi, çevirmen arkadaş bana atarlanana kadar ben yine de kendisini savunmaya çalışarak, yabancıların Türkçedeki her nüansı yakalamasının mümkün olmadığını, bir noktaya kadar bazı hataları tolere etmemiz gerektiğini falan söylüyordum; ama sayın çevirmen bana telefon açıp da "Bunu niye ekledin? Buna ne gerek vardı?" falan gibi sorular sormaya başlayınca pek de savunulacak bir tarafı olmadığını anladım. Buna bir de o sıradaki ve genel olarak her zamanki uykusuzluğumun verdiği asabiyeti ekleyince, adama biraz ters cevap verdiğimi hatırlıyorum.
Neyse, sonuç olarak güzel film. İnsanı rahatsız eden bir konuyu işlese de, Sinemalar sitesindeki yorumların çoğunun da belirttiği üzere, bu rahatsız edici şeyler bizim gerçeklerimiz.

Yorumlar
Yorum Gönder