Patron Mutlu Son İstiyor filmi bana geldiğinde, 35 mm. sinema filmlerinin tamamen bitme noktasına gelmesini takiben, o sırada çalıştığım Sinemaj artık kapanmak üzere olan bir şirketti; ama alt yazı işi dijital platformda tam sürat devam ediyordu.
Bizim kendi aramızda kısaca PMSİ dediğimiz Patron Mutlu İstiyor, bir geçiş dönemine denk geldi. Filmin alt yazılarını hazırladığım sürecin bir kısmını Sinemaj'la, bir kısmını da Sinemaj'sız geçirdim. İnsanın son 6 yılının büyük bir kısmını birlikte geçirdiği bir oluşumun böyle gözlerinin önünde yitip gitmesi üzücü bir duırumdu tabii; ama hayat tam hızıyla sürerken ve benim bakmam gereken bir ailem varken, bu 6 yılın yasını tutacak zamanım yoktu. Ben yine her zaman yaptığım şeyi yapmaya devam ettim: Çok çalışmak.
Bahsettiğim geçiş dönemi sadece Sinemaj'da yaşanmıyordu aslında. Tam da o günlerde, etkilerini bugün de gördüğümüz, Türkiye'deki siyaseti çok derinden etkileyen 17 Aralık (2013) mevzusu patlak verdi. Olayı radyoda ilk dinlediğimde verdiğim tepkiyi hâlâ hatırlıyorum: "Bugüne kadar neden beklediniz?"
Bir de, anektot olsun, yine aynı günlerde mahallenin fırınına ekmek almaya gittiğimde, fırının kapısında geçen bir muhabbeti hatırlıyorum. İki yaşlı amca, belli ki fırının kapısında birbirine denk gelmiş, sohbet ediyordu. Amcalardan biri, ardı ardına patlayan yolsuzluk tapelerine ithafen "Baksana, adamlar soyguncu." falan diyerek biraz da ağır konuşurken, o sırada ekmeğini alıp da dışarı çıkan bir abla: "İşte bu yüzden oy alamıyorsunuz. Hep aşağılıyorsunuz." gibisinden bir şeyler söyleyerek çekip gitmişti.
Abla hakkındaki fikirlerimin Patron Mutlu Son İstiyor filminin alt yazılarını hazırlama işiyle alakası olmadığı için, bu kısmı kendime saklıyorum.
Genellikle olduğu üzere bir sürü aksaklıklar yaşadığımız bir iş oldu. Örneğin, filmin birinci kısmında nereden kaynaklandığını bir türlü çözemediğim bir senkron sorunu vardı. Filmin alt yazısını hazırladığım programda her şey muntazam gözükürken, aynı alt yazıyı aynı video üzerinde üçüncü parti bir program üzerinden seyrettiğimde senkron sorunu oluyordu. O sıkışıklıkla karşılaştığım böylesine tuhaf soruna çözüm bulmak için yaptığım denemelerin ve kaybettiğim korkunç zamanın ardından, sorunun kodekle ilgili olabileceğine karar vererek videoyu yeniden, bu sefer başka bir kodekle istedim.
Laboratuvar da çok yoğun olduğundan, bu talebimin biraz homurtuyla karşılandığını fark ettim elbet; ama yeni video gelince sorun çözüldü. Artık sorun gerçekten kodekten mi kaynaklanıyordu yoksa geri planda bana söylenmeyen başka bir sıkıntı çözüldüğü için mi bu sefer sorun yaşamadım, o kadarını bilemem.
Ancak aklıma, gönderdiği bütün spottingler istisnasız hatalı olan başka bir şirket geldi. Hollywood filmerinin alt yazı spottingini hazırlayan bu şirketin gönderdiği hiçbir spotting list filmle tutmazdı. Sorun bir - iki filmde değil onlardan gelen her spotting dosyasında olduğu için, bunun keyfi değil sistematik bir hata olduğundan şüphelenmeye başlamıştım. Şimdi PMSİ'de de benzer bir sıkıntı yaşayınca, bu şüphelerim perçinlendi.
Bizim kendi aramızda kısaca PMSİ dediğimiz Patron Mutlu İstiyor, bir geçiş dönemine denk geldi. Filmin alt yazılarını hazırladığım sürecin bir kısmını Sinemaj'la, bir kısmını da Sinemaj'sız geçirdim. İnsanın son 6 yılının büyük bir kısmını birlikte geçirdiği bir oluşumun böyle gözlerinin önünde yitip gitmesi üzücü bir duırumdu tabii; ama hayat tam hızıyla sürerken ve benim bakmam gereken bir ailem varken, bu 6 yılın yasını tutacak zamanım yoktu. Ben yine her zaman yaptığım şeyi yapmaya devam ettim: Çok çalışmak.
Bahsettiğim geçiş dönemi sadece Sinemaj'da yaşanmıyordu aslında. Tam da o günlerde, etkilerini bugün de gördüğümüz, Türkiye'deki siyaseti çok derinden etkileyen 17 Aralık (2013) mevzusu patlak verdi. Olayı radyoda ilk dinlediğimde verdiğim tepkiyi hâlâ hatırlıyorum: "Bugüne kadar neden beklediniz?"
Bir de, anektot olsun, yine aynı günlerde mahallenin fırınına ekmek almaya gittiğimde, fırının kapısında geçen bir muhabbeti hatırlıyorum. İki yaşlı amca, belli ki fırının kapısında birbirine denk gelmiş, sohbet ediyordu. Amcalardan biri, ardı ardına patlayan yolsuzluk tapelerine ithafen "Baksana, adamlar soyguncu." falan diyerek biraz da ağır konuşurken, o sırada ekmeğini alıp da dışarı çıkan bir abla: "İşte bu yüzden oy alamıyorsunuz. Hep aşağılıyorsunuz." gibisinden bir şeyler söyleyerek çekip gitmişti.
Abla hakkındaki fikirlerimin Patron Mutlu Son İstiyor filminin alt yazılarını hazırlama işiyle alakası olmadığı için, bu kısmı kendime saklıyorum.
...
Genellikle olduğu üzere bir sürü aksaklıklar yaşadığımız bir iş oldu. Örneğin, filmin birinci kısmında nereden kaynaklandığını bir türlü çözemediğim bir senkron sorunu vardı. Filmin alt yazısını hazırladığım programda her şey muntazam gözükürken, aynı alt yazıyı aynı video üzerinde üçüncü parti bir program üzerinden seyrettiğimde senkron sorunu oluyordu. O sıkışıklıkla karşılaştığım böylesine tuhaf soruna çözüm bulmak için yaptığım denemelerin ve kaybettiğim korkunç zamanın ardından, sorunun kodekle ilgili olabileceğine karar vererek videoyu yeniden, bu sefer başka bir kodekle istedim.
Laboratuvar da çok yoğun olduğundan, bu talebimin biraz homurtuyla karşılandığını fark ettim elbet; ama yeni video gelince sorun çözüldü. Artık sorun gerçekten kodekten mi kaynaklanıyordu yoksa geri planda bana söylenmeyen başka bir sıkıntı çözüldüğü için mi bu sefer sorun yaşamadım, o kadarını bilemem.
Ancak aklıma, gönderdiği bütün spottingler istisnasız hatalı olan başka bir şirket geldi. Hollywood filmerinin alt yazı spottingini hazırlayan bu şirketin gönderdiği hiçbir spotting list filmle tutmazdı. Sorun bir - iki filmde değil onlardan gelen her spotting dosyasında olduğu için, bunun keyfi değil sistematik bir hata olduğundan şüphelenmeye başlamıştım. Şimdi PMSİ'de de benzer bir sıkıntı yaşayınca, bu şüphelerim perçinlendi.
Yorumlar
Yorum Gönder