Çevirisini yaptığım ya da sadece alt yazılarını hazırladığım filmler her zaman vizyona yeni giren filmler olmuyor tabii ki. Bazen de, Kelebeğin Rüyası gibi vizyona çoktan girmiş filmlerin alt yazılarını DVD vb. mecralar için hazırlıyorum.
Zaten büyük oranda hazır alt yazıları filmin DVD versiyonu için revize etmek dışında fazla bir dahlim olmadığı için, bu filmdeki görevim nispeten küçüktü. Ancak, ben işi teslim ettikten aylar sonra, aynı filmin bu sefer de Oscar versiyonu için alt yazılarını hazırladığım göz önüne alınırsa, katkımın ne kadar küçük olsa da gayet uzun soluklu olduğunu söyleyebilirim. Ki hazır yeri gelmişken söyleyeyim, Kelebeğin Rüyası, Oscar'da yarışmayı kesinlikle hak eden bir film olmuş.
Gerçekten yaşamış insanların hayatını anlatan filmlere biraz temkinli yaklaştığımdan daha önce bahsetmiştim. Filmlerin, konu aldığı kişileri gerçekten yansıtmasına imkan olmadığını, seyrettiğimiz filmin, o filmi yapan insanların bir yorumu olduğunu bilmek aldığım hazza her zaman gölge düşürmüştür. Örneğin, filmde Kıvanç Tatlıtuğ'un oyunculuğunu kesinlikle çok beğendim; ama canlandırdığı Muzaffer Tayyip Uslu'nun gerçekten filmde gösterildiği gibi saçını tarama tiki olup olmadığını bilmemek filmden aldığım keyfi azalttı. Halbuki hayali kişilerden bahseden bir film olsa ve Kıvanç Tatlıtuğ oradaki karakteri canlandırırken yine benzer bir tik yapsa, öyle bir oyunculuğu sadece alkışlarım.
Ama öte yandan, filmin yarattığı başarılı atmosfere ve daha da önemlisi sizi o atmosfere çekebilme becerisine laf edecek değilim elbette. Ben sadece, yaratılan bu atmosferin bir zamanlar gerçekten yaşamış insanlar üzerinden yaratılmasının bana biraz ters geldiğini söylüyorum.
Ve de tabii şunu da her zaman söylüyorum: bana bu işleri film eleştirisi yapayım diye vermiyorlar. Ben de zaten bu blogu film eleştirisi yapmak için açmadım. Benim işim filmin alt yazılarını hazırlamaktı. Ben de buna odaklandım. Bu blogun amacı da, filmlerin alt yazıları hazırlanırken mutfakta neler olup bittiğini merak edenlere küçük bir pencere açmak.
Zaten büyük oranda hazır alt yazıları filmin DVD versiyonu için revize etmek dışında fazla bir dahlim olmadığı için, bu filmdeki görevim nispeten küçüktü. Ancak, ben işi teslim ettikten aylar sonra, aynı filmin bu sefer de Oscar versiyonu için alt yazılarını hazırladığım göz önüne alınırsa, katkımın ne kadar küçük olsa da gayet uzun soluklu olduğunu söyleyebilirim. Ki hazır yeri gelmişken söyleyeyim, Kelebeğin Rüyası, Oscar'da yarışmayı kesinlikle hak eden bir film olmuş.
Gerçekten yaşamış insanların hayatını anlatan filmlere biraz temkinli yaklaştığımdan daha önce bahsetmiştim. Filmlerin, konu aldığı kişileri gerçekten yansıtmasına imkan olmadığını, seyrettiğimiz filmin, o filmi yapan insanların bir yorumu olduğunu bilmek aldığım hazza her zaman gölge düşürmüştür. Örneğin, filmde Kıvanç Tatlıtuğ'un oyunculuğunu kesinlikle çok beğendim; ama canlandırdığı Muzaffer Tayyip Uslu'nun gerçekten filmde gösterildiği gibi saçını tarama tiki olup olmadığını bilmemek filmden aldığım keyfi azalttı. Halbuki hayali kişilerden bahseden bir film olsa ve Kıvanç Tatlıtuğ oradaki karakteri canlandırırken yine benzer bir tik yapsa, öyle bir oyunculuğu sadece alkışlarım.
Ama öte yandan, filmin yarattığı başarılı atmosfere ve daha da önemlisi sizi o atmosfere çekebilme becerisine laf edecek değilim elbette. Ben sadece, yaratılan bu atmosferin bir zamanlar gerçekten yaşamış insanlar üzerinden yaratılmasının bana biraz ters geldiğini söylüyorum.
Ve de tabii şunu da her zaman söylüyorum: bana bu işleri film eleştirisi yapayım diye vermiyorlar. Ben de zaten bu blogu film eleştirisi yapmak için açmadım. Benim işim filmin alt yazılarını hazırlamaktı. Ben de buna odaklandım. Bu blogun amacı da, filmlerin alt yazıları hazırlanırken mutfakta neler olup bittiğini merak edenlere küçük bir pencere açmak.
Yorumlar
Yorum Gönder