Alt yazı çevirilerinde çok fazla ünlem işareti kullanma taraftarı biri değilim. Ünlem işaretinin klavyede çok ters bir yerde olmasının da bu kanaatimde etkili olduğunu kabul ediyorum; ama tek sebep bu değil tabii ki.
Nokta, bir cümlenin bittiğini belirterek okuduklarımıza anlam vermemizi kolaylaştırır. Soru işareti de aynı şekilde, bunun bir soru cümlesi olduğunu hızlı bir şekilde algılamamızı sağlar; yani algıya katkısı vardır. Oysa ünlemin işlevi daha farklıdır. Ünlem işareti yazılı metne bir anlam katmaktan çok, o metindeki duyguyu vermeye yardımcı olmak için kullanılır.
Film dediğimiz şeyde genellikle bol bol nida olur. Karakterler her bağırdığında, her üzüldüğünde, ağladığında, güldüğünde, hepsine ünlem işareti koymaya kalksak film ünlem işaretinden geçilmez - ki bu da bence görüntü kirliliğidir. Bu yüzden de, ünlem işaretini alt yazı çevirilerinde pek kullanmam.
İranlı yönetmen Bahman Gobadi'nin Fasle kargadan / Rhino Season / Gergeden Mevsimi filminin, bana gelen çeviri üzerinden alt yazılarını hazırlarken ünlem işareti yüzünden saçma bir kavga çıktı. Kendimi de dahil ederek söylüyorum, memlekette bunca sorun varken, aklı başında olduğu iddiasındaki insanların ünlem işaretinin alt yazıdaki kullanımı yüzünden tonu yavaş yavaş sertleşen bir tartışmaya tutuşması elbette ki çok aptalcaydı; ama işte, stres, yorgunluk, uykusuzluk gibi etkenler birleşince, insan o sırada bazı şeyleri çok da net idrak edemiyor demek ki.
Film sorunlu bir projeydi. Alt yazısını hazırlarken ben ayrı zorlandım, stüdyo ayrı zorlandı. Hatta o kadar ki, alt yazıları yerleştirmek için birkaç kere stüdyoya gitmek zorunda bile kaldım. Bu film dışında da beni çağırıp "Bunu yapamadık. Gel sen de yardım et." dediklerini hatırlamıyorum zaten.
Ünlemle ilgili görüşümü kimseye dayatmasam da, işi hazırlamış kişi olarak yaptığım tercihlere saygı gösterilmesini isterim elbette. O yüzden de, oradaki arkadaşlardan biri "Madem beni buraya fikrimi sormak için çağırdınız, o zaman ünlemler konacak." dediğinde, ben de doğal olarak oraya bostan korkuluğu olarak çağrılmadığımı hatırlatmak durumunda kaldım.
Aradan üç seneye yakın zaman geçti, her konuşmayı net hatırlamıyorum tabii ama hepimizin oraya belli bir işi bitirmek için gelmiş aklı başında insanlar olduğunu hatırlatarak ortamı yumuşatan şimdi adını hatırlayamadığım teknisyen arkadaşa da ayrıca teşekkür ederim.
Ama işin en güzel tarafı, tartıştığımız arkadaşla birkaç gün sonra, o sırada çalıştığım Sinemaj'da başka bir vesileyle yine karşılaşmamız; ve o saçma tartışmayı çoktan unuttuğumuzu göstermek istercesine, çok samimi bir şekilde selamlaşmamız oldu.
Filmin kendisiyle ilgili bilgiyi buradan okuyabilirsiniz.
Nokta, bir cümlenin bittiğini belirterek okuduklarımıza anlam vermemizi kolaylaştırır. Soru işareti de aynı şekilde, bunun bir soru cümlesi olduğunu hızlı bir şekilde algılamamızı sağlar; yani algıya katkısı vardır. Oysa ünlemin işlevi daha farklıdır. Ünlem işareti yazılı metne bir anlam katmaktan çok, o metindeki duyguyu vermeye yardımcı olmak için kullanılır.
Film dediğimiz şeyde genellikle bol bol nida olur. Karakterler her bağırdığında, her üzüldüğünde, ağladığında, güldüğünde, hepsine ünlem işareti koymaya kalksak film ünlem işaretinden geçilmez - ki bu da bence görüntü kirliliğidir. Bu yüzden de, ünlem işaretini alt yazı çevirilerinde pek kullanmam.
İranlı yönetmen Bahman Gobadi'nin Fasle kargadan / Rhino Season / Gergeden Mevsimi filminin, bana gelen çeviri üzerinden alt yazılarını hazırlarken ünlem işareti yüzünden saçma bir kavga çıktı. Kendimi de dahil ederek söylüyorum, memlekette bunca sorun varken, aklı başında olduğu iddiasındaki insanların ünlem işaretinin alt yazıdaki kullanımı yüzünden tonu yavaş yavaş sertleşen bir tartışmaya tutuşması elbette ki çok aptalcaydı; ama işte, stres, yorgunluk, uykusuzluk gibi etkenler birleşince, insan o sırada bazı şeyleri çok da net idrak edemiyor demek ki.
Film sorunlu bir projeydi. Alt yazısını hazırlarken ben ayrı zorlandım, stüdyo ayrı zorlandı. Hatta o kadar ki, alt yazıları yerleştirmek için birkaç kere stüdyoya gitmek zorunda bile kaldım. Bu film dışında da beni çağırıp "Bunu yapamadık. Gel sen de yardım et." dediklerini hatırlamıyorum zaten.
Ünlemle ilgili görüşümü kimseye dayatmasam da, işi hazırlamış kişi olarak yaptığım tercihlere saygı gösterilmesini isterim elbette. O yüzden de, oradaki arkadaşlardan biri "Madem beni buraya fikrimi sormak için çağırdınız, o zaman ünlemler konacak." dediğinde, ben de doğal olarak oraya bostan korkuluğu olarak çağrılmadığımı hatırlatmak durumunda kaldım.
Aradan üç seneye yakın zaman geçti, her konuşmayı net hatırlamıyorum tabii ama hepimizin oraya belli bir işi bitirmek için gelmiş aklı başında insanlar olduğunu hatırlatarak ortamı yumuşatan şimdi adını hatırlayamadığım teknisyen arkadaşa da ayrıca teşekkür ederim.
Ama işin en güzel tarafı, tartıştığımız arkadaşla birkaç gün sonra, o sırada çalıştığım Sinemaj'da başka bir vesileyle yine karşılaşmamız; ve o saçma tartışmayı çoktan unuttuğumuzu göstermek istercesine, çok samimi bir şekilde selamlaşmamız oldu.
Filmin kendisiyle ilgili bilgiyi buradan okuyabilirsiniz.

Yorumlar
Yorum Gönder