Bir filmi, seyircilere iletmeye çalıştığı mesajdan bağımsız olarak, sanki öyle bir mesajdan değil de çiçekten böcekten bahsediyormuş gibi değerlendirmemiz mümkün değildir tabii. İşte bu yüzden, kimse kusura bakmasın, sinema için alt yazı çevirisini yaptığım Afganistan'daki Amerikan askerlerinin kahramanlığını anlatan Lone Survivor filmi hakkında iyi düşünmeme imkan yok.
Savaşın vahşetini, iğrençliğini ve anlamsızlığını anlatmak dururken, taraflardan birini mutlak haklı diğerini ise ezilmesi vacip böcekler olarak gösteren bir filme saygı duyamam elbette. Hele ki dönemin ABD başkanı Bush'un "Ya bizdensinizdir ya da bize karşı." sözleriyle bütün dünyayı sindirerek başka bir ülkeyi istila ettiği bir savaşta, başlarına ne gelirse gelsin her attığını mutlaka vuran Amerikan askerlerinin kanlarının son damlasına kadar ne kadar da kahramanca çarpıştığını anlattığı bir filme yaklaşımım, neden savaşların olduğunu sorgulayan filmlere olan yaklaşımımla aynı olamaz tabii ki.
Bu bir Arnold Schwartzenegger filmi olsaydı, ya da Slyveter Stallone'nin Rambo filmlerinden biri olsaydı, kahraman askerlerin her attığını vurmasına karşılık yüzlerce düşmanın 4 kişiye bir türlü isabet ettirememesine "film işte" der geçebilirdim. Ancak bu film, bir ülkenin istilasını yüceltmeye ve istilacı askerleri kahraman gibi göstermeye çalıştığı için işler değişiyor tabii.
Evet, işimi yine profesyonelce yaptım, yine çeviriyi elimden gelen en iyi şekilde teslim ettim; ama ben bu filmi hiç sevmedim.
Buradan, Taliban'ın haklı olduğunu düşündüğüm sonucunu çıkarmayın. Ben, taraflar kim olursa olsun bir savaşın kendisinin, haksız olduğuna inanıyorum. Eğer film Taliban'ı övmeye kalkasaydı, ona da bir çift lafım olurdu.
Savaşın vahşetini, iğrençliğini ve anlamsızlığını anlatmak dururken, taraflardan birini mutlak haklı diğerini ise ezilmesi vacip böcekler olarak gösteren bir filme saygı duyamam elbette. Hele ki dönemin ABD başkanı Bush'un "Ya bizdensinizdir ya da bize karşı." sözleriyle bütün dünyayı sindirerek başka bir ülkeyi istila ettiği bir savaşta, başlarına ne gelirse gelsin her attığını mutlaka vuran Amerikan askerlerinin kanlarının son damlasına kadar ne kadar da kahramanca çarpıştığını anlattığı bir filme yaklaşımım, neden savaşların olduğunu sorgulayan filmlere olan yaklaşımımla aynı olamaz tabii ki.
Bu bir Arnold Schwartzenegger filmi olsaydı, ya da Slyveter Stallone'nin Rambo filmlerinden biri olsaydı, kahraman askerlerin her attığını vurmasına karşılık yüzlerce düşmanın 4 kişiye bir türlü isabet ettirememesine "film işte" der geçebilirdim. Ancak bu film, bir ülkenin istilasını yüceltmeye ve istilacı askerleri kahraman gibi göstermeye çalıştığı için işler değişiyor tabii.
Evet, işimi yine profesyonelce yaptım, yine çeviriyi elimden gelen en iyi şekilde teslim ettim; ama ben bu filmi hiç sevmedim.
Buradan, Taliban'ın haklı olduğunu düşündüğüm sonucunu çıkarmayın. Ben, taraflar kim olursa olsun bir savaşın kendisinin, haksız olduğuna inanıyorum. Eğer film Taliban'ı övmeye kalkasaydı, ona da bir çift lafım olurdu.

Yorumlar
Yorum Gönder