Silsile'nin, seyrettiğim en güzel filmlerden biri olduğunu söyleyebilirim. Sadece yerli filmler içinde değil, sadece alt yazısını hazırladığım ya da çevirisini yaptığım filmler içinde değil, sadece yakın zaman seyrettiklerim içinde değil, şimdiye kadar seyrettiğim bütün filmler içinde hiç düşünmeden en iyiler arasına koyacağım bir film bu.
Filmin vizyondayken bence hak ettiği ilginin onda birini bile görmemiş olması büyük talihsizlik. Umarım, ileride birileri fark eder de, hak ettiği şekilde bir kült film muamelesi yapar bu çalışmaya.
Tabii benim filmi bir seyirci gözüyle çok beğenmiş olmam, alt yazılarını hazırlarken çektiğim sıkıntılardan ayrı bir konu.
Proje esnasında beni sıkıntıya, daha doğrusu iki ayağımı bir pabuca sokan bazı teknik sorunlar yaşadım elbet; ama asıl sıkıntı bu teknik sorunların kendisi değil, en küçük bir teknik sorunu bile çok ağır bir darbe olarak hissetmeme sebep olan zamansızlıktı. Şirketten ayrılıp evde kendi işimi yapmaya başladığımda en azından zaman yönetimi açısından biraz daha rahat edeceğimi ummuştum. Oysa durum hiç de umduğum gibi çıkmadı. Her şeyden önce, ben işten çıkmış olmsam bile hanım hâlâ işe gittiği için hem onu işe, hem de çocuğu bakması için teyzesine bırakmak için her sabah en geç yedide yine uyanmak zorundaydım.
Sorun olan erken kalkmak değil, gece çalışırken sabah erkenden kalkmak zorunda olduğunu ve bir daha muhtemelen uyuma fırsatı bulamayacağını bilmekti. Çocuğu teyzesine bırakayım, hanımı işe bırakayım, o kadar yolu geri geleyim, ve bir de İstanbul'un bitmeyen trafik çilesine takılayım derken, eve gelmem en erken on buçuk, on biri buluyordu. Gelir gelmez harıl harıl işe koyulsam da, akşam en geç beşte evden çıkıp hanımı işten, çocuğu da teyzesinden almak için aynı rotayı tekrar etmem gerekince, günün en verimli olacağım saatlerinin en az yarısı yine yollarda geçiyordu. Buna bir de, nasıl olsa evden çalıştığıma göre çalışma saatlerimin esnek olası gerektiğini, bu yüzden keyfi oyalanmaların benim için bir sorun olmaması gerektiğini düşünen aile efradını ekleyince, sorunum iki kat artıyordu. Tamam, ben de isterim tabii oturalım, birlikte yemek yiyelim, olmadı bir çay falan içip sohbet edelim, televizyondan yansıyan görüntü gürültüsüne boş boş bakıp vakit öldürelim ama; evde beni bekleyen teknik sorunlar olduğunu bilirken zamanı bu şekilde harcayacak durumum olmuyordu. İstanbul'un artık katlanma sınırını çoktan aşan trafik sorunundan bahset miydim?
Ama Silsile kesinlikle seyrettiğim en güzel filmlerden biriydi, onu da bir daha vurgulayayım.
Ama Silsile kesinlikle seyrettiğim en güzel filmlerden biriydi, onu da bir daha vurgulayayım.
Yorumlar
Yorum Gönder