Bir film bize tanıdık bir kültürel ortamda geçiyorsa, o filmdeki saçmalıkları kolayca fark eder ve akabinde filmi yadırgarız. Aynı saçmalığı bize zaten yabancı gelen kültürel bir ortam içinde seyrettiğimizde, "Ha, demek bunlarda böyleymiş." diyerek pek çok şeyi kabullenebiliriz. İşte o yüzden, Cüneyt Arkın yaptığında dalga geçtiğimiz pek çok şeyin aynısını, hatta daha abartılısını Rambo yaptığında ayıla bayıla seyretmişliğimiz vardır.
Bu tespit tabii ki sadece vurdulu kırdılı filmler için geçerli değil. Dans filmlerinde de aynı şey geçerli. İşte o yüzden, aslında en az Çılgın Dersane kadar absürt bir seri olan Step Up filmlerini daha kolay hazmederiz. Sanki orada olanlar daha bir akla yatkınmış gibi gelir bize. Halbuki, tarafsız gözle bakacak olursak, hepsinin eşit derecede saçma olduğunu görebiliriz. Tabii koreografi olarak Step Up serisi filmlerinin her türlü absürtlüğü hoş gösterecek kadar iyi olduğunun hakkını vermek gerekir.
Step Up - All In, bana her zamanki gibi aniden gelen ve acilen istenen bir film oldu. Dans filmi olunca, az konuşmalı olacağını ummuştum ama herhangi bir film kadar diyalog çıktı. Bu da tabii, her zaman olduğu gibi uykusuz gecelere sebep oldu.
Filmin asıl sürprizi ise, tabii buna ne kadar sürpriz denebilirse, filmi teslim alana kadar sürekli irtibat halinde olduğum arkadaşların filmi tesliminden sonra esrarengiz bir şekilde ulaşılması zor insanlar sınıfına girivermesiydi. Sürprizin güzelliğini asıl artıransa, aslında yıllardır tanıdığım ve sosyal medyadan da bağlantılı olduğum bu arkadaşların yaptıkları gezilere, gittiklere düğünlere dair resimlerini görmeye devam ederken attığım mesajların cevapsız kalmasıydı.
Ama filmle ilgili çok da karamsar bir yazı yazmak istemiyorum, çünkü çeviri sırasında bazı güzel şeyler de oldu. Örneğin, çeviri yaparken şu güzel listeyi dinledim: http://8tracks.com/messianicrebel/nerds-with-guitars
Bu tespit tabii ki sadece vurdulu kırdılı filmler için geçerli değil. Dans filmlerinde de aynı şey geçerli. İşte o yüzden, aslında en az Çılgın Dersane kadar absürt bir seri olan Step Up filmlerini daha kolay hazmederiz. Sanki orada olanlar daha bir akla yatkınmış gibi gelir bize. Halbuki, tarafsız gözle bakacak olursak, hepsinin eşit derecede saçma olduğunu görebiliriz. Tabii koreografi olarak Step Up serisi filmlerinin her türlü absürtlüğü hoş gösterecek kadar iyi olduğunun hakkını vermek gerekir.
Step Up - All In, bana her zamanki gibi aniden gelen ve acilen istenen bir film oldu. Dans filmi olunca, az konuşmalı olacağını ummuştum ama herhangi bir film kadar diyalog çıktı. Bu da tabii, her zaman olduğu gibi uykusuz gecelere sebep oldu.
Filmin asıl sürprizi ise, tabii buna ne kadar sürpriz denebilirse, filmi teslim alana kadar sürekli irtibat halinde olduğum arkadaşların filmi tesliminden sonra esrarengiz bir şekilde ulaşılması zor insanlar sınıfına girivermesiydi. Sürprizin güzelliğini asıl artıransa, aslında yıllardır tanıdığım ve sosyal medyadan da bağlantılı olduğum bu arkadaşların yaptıkları gezilere, gittiklere düğünlere dair resimlerini görmeye devam ederken attığım mesajların cevapsız kalmasıydı.
Ama filmle ilgili çok da karamsar bir yazı yazmak istemiyorum, çünkü çeviri sırasında bazı güzel şeyler de oldu. Örneğin, çeviri yaparken şu güzel listeyi dinledim: http://8tracks.com/messianicrebel/nerds-with-guitars

Yorumlar
Yorum Gönder