incir reçeli 2

Anlattığı öykü itibariyle bana hiç hitap etmiyor olsa da, yansıttığı farklı dünyayla "Böyle hayatlar da mı varmış?" dedirttiğini umduğum bir film oldu İncir Reçeli 2. Benim tam da bu filmin alt yazılarıyla uğraştığım dönemde, sosyal medyaya aşağıda linkini verdiğim, seyreden aklı başındaki herkesin canını sıkacak kadar saçma video düşmüştü.

http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/177858/asiri-sinirli-liseli-kizlarin-kavgasi-kufur-icerir

İncir Reçeli 2'de gösterilen dünya, yukarıdaki videoda görünen zihniyetteki çocukların birinin bile  "Bu kadar mantar yaşamamıza gerek olmayabilir." diye düşünmesine yol açmışsa, bu bir kazanımdır. Ama dediğim gibi, öyküsü bana hiç de hitap etmeyen bir filmdi, orası ayrı.



Filmin yaptığım işle ilgili en önemli özelliği, hem sürekli olarak yaptığım hem de çok zaman alan bazı işleri otomasyona bağlayacak bir program yazdırmaya karar vermem oldu.

Yurt dışında vizyona girecek Türk filmlerinde, ben filmin ana alt yazı şablonunu hazırlayıp çevirmenlere gönderdikten sonra filmin kurgusunda bir değişiklik yapıldığı zaman, bu değişiklikleri her dil için ayrı ayrı uygulamak çok zaman alan ve çok da dikkat isteyen bir iş oluyordu. Hem süreci hızlandırmak, hem de hata payını en aza indirmek için, çok uzun yıllardır görüşmediğim ama sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla yaptığı işe saygısı olan biri olarak gördüğüm programcı bir arkadaşıma, aklımdaki gibi bir programı yazıp yazamayacağını sordum. Yazabileceğini söyledi.

Tabii sonuç tam bir fiyasko oldu.

Gerçi bende de hata yok değil: Arkadaşımın işi teslim edeceğine güvenerek, daha ortada elle tutulur hiçbir şey yokken, sırf kafası rahat olsun diye, sanki benim keyfime göre saçacak bütçe fazlam varmış gibi, üstelik de birine bir işi yaptıracaksan en iyi yöntemin parasını vermemek olduğunu defalarca kere gözlemlemiş olduğum halde, her istediklerinde para gönderdim. Sonuç...   sonuç sıfır tabii. Aylar sonra bana program diye teslim ettikleri şey çözümden daha çok hata üreten, saçmasapan bir şey çıktı. Boş yere verdiğim paralar yüzünden aile içinde yaşanan huzursuzluk da bonusu oldu.

Daha da acıklısı, "Bu heriflerden bir şey olmayacak." diye pes ederek, onlardan istediğim işi yapabilen bir Word Makrosu yazmam oldu. Aylarca "Ha bugün biter, ha yarın biter." diye beklerken telafisi mümkün olmayan ciddi bir zaman kaybettikten sonra, o makroyu altı saatte yazdım. Evet, sayıyla 6. Ayrıca, bana program diye gösterdikleri şeyden de çok daha iyi çalıştı. Zaten hâlâ da kendi makromu kullanıyorum.

Yorumlar