the beast stalker

Tam, "Bundan sonra daha az iş alıp kendime daha çok vakit ayıracağım." diyeceğim, bana bir gülme geliyor. Olmayacak iş tabii.

Bazen, "Hayır." demem mümkün olmayan kanallardan iş geldiği için, bazen, "hayır" demek istesem de kırmak istemediğim kanallardan iş geldiği için o anda elim sıkışık olsa bile gelen işi kabul ediyorum. Bazen de, sırf üşengeçlikten hayır demem gereken bir işi yanlışlıkla kabul edebiliyorum. Televizyona dublaj için çevirisini yaptığım The Beast Stalker filminde öyle oldu mesela.

İş bana geldi. Film aslında Çince ama İngilizce diyalog metni de geldi. Ben de, o sırada biraz yoğun olduğum için diyalog metnini gmail üzerinden açtım. Baktım 35 sayfa, "İyi ya, yaparım ben bunu." diyerek işi kabul ettim.

Sıra işi yapmaya geldiğinde dosyayı bilgisayarıma indirip de baktığımda, aslında 63 sayfa olduğunu görmek kötü bir süpriz oldu. Bir de üstüne film Çince olunca, gelen metin ne kadar iyi olursa olsun, özellikle dublajda ağız oturtmaya çalışırken çok uğraştım, başta planladığımdan bayağı bir fazla zaman kaybettim.



Ama film güzeldi. Senaryosu fazla zorlama olduğu için biraz sırıtsa da, çekimler güzeldi. Kahramanların önlerine çıkanı yakıp yıkan süper karatreciler değil, gayet de dayak yiyyebilen normal tipler olması da ayrıca güzeldi.

Filmin çevirisini yaparken, diğer bloguma da filmin zorlama konusuyla ilgili bir şeyler yazmışım. Ona da buradan ulaşabilirsiniz:  http://domatessuyusevencevirmen.blogspot.com.tr/2014/09/sutu-seven-kamyoncu.html

Yorumlar