ali kundillli

Alt yazılarını hazırladığım Türk filmleri bana genellikle önce ham seslerle gelir. Duyguyu destekleyen müzik ve efektler olmadan dinlendiğinde bu ham sesler kulağa çok da hoş gelmez. Hatta bazen müsamere kıvamında olduğu hissedilir; ama işte, o efektler yerleştirildiği zaman bir mucize olur ve film birden can bulur.

Ali Kundilli filminde de son ana kadar böyle bir atak bekledim. Senaryosuna, diyaloglarına baktığınız zaman aslında çok da kötü bir film değildi. Hatta, tam Türkiye pazarına hitap eden bir filmdi bile diyebilirim. Ancak gel gör ki, oyunculuk çok kötüydü. Özellikle yan rollerde iki kelimeyi bir araya getiremeyen sözüm ona oyuncular, filmi Gerçek Kesit havasına düşürüyordu. Ben, son ana kadar bunların düzeleceğini, hatta belki kötü oyunculara dublaj yapılarak durumun kurtarılacağını düşünmüştüm. Öyle bir şey yapılsaydı, film sosyal medyada bu kadar çok yerin dibine sokulmazdı diye tahmin ediyorum.



Filmin benim için bir başka önemli yanı, daha önceki yazılarımda birkaç kere bahsettiğim şu ünlü programı ilk defa burada denemem oldu. Türk filmlerinin yurt dışı gösterimleri için alt yazılarını hazırlarken rutine biten ve elle yapıldığında çok zaman alan bazı işlemleri hızlı bir şekilde çözmek için web üzerinde çalışan bir program yazdırmaya karar vermiştim. Benzer sistemlerin kullanıldığını bildiğim için, hatta zaman zaman bazı projelerde ben de böyle programlar kullandığım için, yapılmayacak bir şey olmadığını biliyordum. Kaldı ki, kendi kısıtlı programcılık bilgimle, nasıl yapılabileceğine dair fikirlerim bile vardı.

Bu programı yapabileceğini söyleyen, üstelik sanki ben çok para kazanıyormuşum gibi parayı peşin peşin alan arkadaş, beni aylarca oyalayıp kayda değer hiçbir şey sunamadıktan sonra nihayet bu filmin öncesinde, bana "bitirdim" dedi.  Ben de ilk denemeyi bu filmde yaptım.

Program hatalarla doluydu. Hiçbir özelliği istediğim gibi çalışmıyordu. Anladığım kadarıyla programcı arkadaşın birkaç tane kod ezberlemek dışında programcılıkla hiçbir alakası yoktu. Analitik düşünmek, çözüm üretmek, zekice algortima kurmak gibi konular kapasitesini aşıyor olmalıydı ki, programdaki hiçbir şey olması gerektiği gibi değildi.

Ve bunun bedelini benimle birlikte filmin çevirmenleri ödemek zorunda kaldı. Program berbat olduğu ve doğru düzgün çözüm üretemediği için, çevirmenlerden özür dileyerek işi baştan yapmaları gerektiğini söylemek zorunda kaldım. Yani her zaman dediğim gibi, işini doğru düzgün yapamayan biri yüzünden başkaları gereğinden daha fazla çalışmak zorunda kaldı.

Bu musibetin tek iyi yanı, istediğim programa benzer mantıkla çalışan bir word makrosu yazmam oldu. Bugün dahi o makroyu kullanıyorum. İşimi çok güzel görüyor. Yazmak da yarım günümü ancak aldı.

Son olarak, Gerçek Kesit'in ne olduğunu bilmeyen ve merak eden arkadaşlar şu Ekşi Sözlük bağlantısından, hakkında bir fikir edinebilir.

Yorumlar