Türkiye gündeminin ağırlıklı olarak Cizre ablukasını konuştuğu Eylül 2015'te, Kara Bela filminin alt yazılarını tamamlar tamamlamaz hemen üzerinde çalışmaya başladığım film oldu Hayat Öpücüğü.
Bir yandan ülkemizin, sürekli takip edildiğinde insanı bunaltan gündemi, bir yandan artık sorun üstüne sorun çıkartarak iyice iş yapılmaz hale gelen bilgisayarım derken, hem seyirci hem de alt yazıcı olarak beni farklı bir evrene götürdüğü için temel olarak beğendiğim bir film oldu bu. Önemsiz bir ayrıntı ama o dönemde farklı işler için iki ayrı bilgisayar kullandığımı ve ikisinin de ayrı ayrı sorunlar çıkartarak canımı fazlasıyla sıktığını da eklemeliyim.Film güzel olmasına güzeldi; ama kulağımı fazlasıyla tırmalayan "Doktor Hasan, Doktor Onur." gibi ancak dublaj Türkçesinde yadırgamayacağınız hitaplara yer vermesini, içinde yılların sanatçılarını barındıran bir filme hiç yakıştıramadım. Bilemiyorum yani, oradaki oyuncuların biri bile mi "Yahu bu nasıl hitap? Biz böyle demeyelim." dememiş.
Ayrıca, filmdeki Çarli karakterinin, Hayat'ı daha önceden gördüğü halde filmin 50. dakikasında "Sen Hayat olmalısın." demesi, ya da hastanenin ikinci katındaki oda numaralarının 1200'lerden başlaması gibi, çok kafayı takmadan seyredince akıp gitse de, filmde emeği geçen o kadar insan içinde bir kişinin bile fark edip düzeltmediği hataların olmasını yadırgamadım değil.
Yine de, böyle ufak tefek hataları boş verip, yoğun ve yorucu gündemden biraz olsun kopmak için seçilebilecek ideal filmlerden biri olmuş Hayat Öpücüğü.

Yorumlar
Yorum Gönder