ANNEMİN YARASI alt yazı notları

Seyrettiğim en güzel filmlerden biri olarak hafızamda özel bir yer edinen Silsile filminin yönetmeni Ozan Açıktan'ın gerilim filmi çekmenin ne demek olduğunu bildiğini gösterdiği bir diğer yapım Annemin Yarası, her ne kadar aktardığı duygu yoğunluğu açısından bir tık geride kalsa da, seyir kalitesi bakımından Silsile filmini aratmıyor diyebilirim.




Esas oğlan gizli gizli bir şeyler ararken o istikamete doğru gelen kötü adamın onu yakalayıp yakalayamayacağının yarattığı gerilimi birden fazla kullanması, ya da kötü adamın esas oğlanı bir gece apar topar yatağından kaldırdığında yaratılan heyecanın alakasız bir sonuca bağlanması gibi filmin aslında ihtiyaç duymadığı birtakım küçük hileler olsa da, genel olarak gerilim dozu da, drama dozu da çok iyi ayarlanmış güzel bir filmdi bu.

Daha önce Yok Artık filmi için yazdığım gibi, aslında son derece yorucu bir iş olan çeviri ve alt yazı işini keyifli kılan tek şey yaptığınız filmin kalitesi oluyor. Bu film, yaptığım işi neden sevdiğimi hatırlatan projelerden biri oldu benim için.

Ayrıca, vermek istediğiniz siyasi bir mesaj varsa, bu mesajı propaganda filmi çekermiş gibi seyircinin gözüne sokmak yerine iyi yazılmış bir hikaye örgüsünün içine yerleştirmenin çok daha etkili sonuç vereceğini de ispatlıyor bu film. Çünkü, seyrederken önce filmin kendi atmosferine kapılıyor, verdiği mesajı daha sonra algılıyorsunuz.

Tabii bahsettiğim ikincil algı, filmin siyasi duruşuna karşı net bir tavrı olmayanlar için geçerli. Yoksa, nasıl ki filmin çekirdek hikayesini oluşturan Bosna savaşında zulüm gören Müslümanların acısını içselleştirdiğim için filmin durduğu nokta bana doğal olarak çok yakın geliyorsa, benzer şekilde, tam ters noktada duran biri için de çok itici gelebilir.

Ancak bu konuları bilmeyen, ya da kendisini ilgilendirmediği için şimdiye kadar hep uzaktan bakan biri, böyle iyi çalışılmış projelerle belirli bir görüşe meyledebilir. Hem zaten, sinemanın asıl gücü, bir yandan seyirciye keyifle geçireceği bir buçuk - iki saat verirken, bir yandan da onu belirli bir fikre ısındırma potansiyelinden gelmiyor mu? Yıllarca beyaz yerleşimcilerin zavallı masumlar, Kızılderililerin kana susamış vahşiler olduğunu bu yüzden zannetmedik mi? Bize hiç çaktırmadan yapılan bu algı oyununu, her ne kadar bir nebze geç kalmış olsak da, biz neden yapmayalım?



Dip not olarak, filmin alt yazılarını hazırladığım dönemde Karatay diyeti sayesinde çok uzun zaman sonra ilk defa 80 kilonun altına düşmem de o süreç içinde yaşadığım güzel bir olaydı tabii.

Yazının başında bahsettiğim Silsile filmi için yazdıklarıma buradan bakabilirsiniz.

Yaparken büyük keyif aldığım işlerden biri olan Yok Artık filmi için yazdıklarıma buradan bakabilirsiniz.

Annemin Yarası filminin IMDB sayfasına buradan bakabilirsiniz.

Yorumlar